10 Ocak 2010 Pazar

Türkiye'de Gençliğin Yeniden Hareketlenmeye Başlaması

Resim Ekle2008 yılı Aralık ayı içinde Yunanistan’da 16 yaşındaki bir gencin polis kurşunuyla ölümünden sonra iki hafta boyunca Yunanistan’ı savaş alanına çeviren anarşist ve sol gençlerin isyanı ile birlikte, yeni kuşak gençler üzerine daha fazla düşünülmeye, daha fazla yazılmaya başlandı. Genç bir kuşağın can havliyle ileriye atılıp ülkenin siyasal ve sosyal gündemini tarumar ettiği bu ruh halinin örneklerine ya da emarelerine aslında yakın zamanlarda şahit olmuştuk. Fransa’daki banliyö ayaklanmalarıyla gerçekleşen eylemlerden, İtalya’daki öğrenci radikalizmine kadar yakın tarihli bir dizi örnek geliyor hemen insanın aklına. Marx ve Engels'in "Avrupa'nın üzerinde bir hayalet dolaşıyor" dediğine benzer bir mevzu, ama bu sefer komünizmin hayaleti değil sosyal politikaların yokluğu ve neo-liberalizmin krizi nedeniyle sokaklara dökülen gençlerin hayaleti dolaşıyor Avrupa'nın üzerinde. Gençliğin zorunlu konformizmden çıkıp, toplumsal hayatta etkin bir aktör olmak adına anlamlı pratikler sergilemeye başladığının ilk örnekleri olarak okumak gerekiyor bu eylemleri.Her şeyin piyasa değerlerine indirgendiği ve sosyal politikalardaki çarpıklığın gittikçe yeni nesil gençler üzerinde etkilerini hissettirmeye başladığı bu dönemlerde gençler, etkin bir gençlik politikasının oluşumu için adeta 1968 kuşağına benzer bir hamleye girişmeye başladılar. Özellikle 2000’li yılların başında Avrupa Birliği Gençlik programı ile başlayan süreçte gençlik çalışmaları ve gençlik politikalarıyla daha fazla ilgilenilmeye başlandı. Bu süreçte gençlere yönelik açılan hibe programları, gençlerin toplumsal hayata katılımını destekleyen kurumsal kapasitelerin güçlendirilmesi, gençlik sivil alanının hızla genişlemesi gibi gelişmeler yaşandı. Nitekim bu süreçte, daha önce homojen olarak algılanan “gençlik” kategorisinin “gençler” kategorisine dönüştüğünü ve bireyler olarak kendileriyle uğraşmaya başlayan, kendileri üzerine düşünmeye başlayan gençlerin heterojenleştiğini görüyoruz (Kentel,2002). Yani aslında artık farklı gençliklerden bahsetmemiz gerekiyor.Bu değişimlere bağlı olarak Türkiye’de de son yıllarda gençlik üzerine yoğun bir siyaset ve tartışma alanı da oluştu. “Gençler bizim geleceğimiz!”, “Ülkemizin genç nüfusa sahip olması çok büyük bir avantaj” gibi söylemler siyaset sahnesinde çokça tüketilmeye başlandı. Ancak bu söylemlerin somut yansımalarına baktığımızda durum pek de iç açıcı değil. Gençler söylem bazında her ne kadar merkezi bir yerde dursalar da, Türkiye’de sağlıklı bir gençlik politikası olduğunu söylemek makalenin ilerleyen bölümlerinde göreceğimiz üzere neredeyse imkansız. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana gençleri merkeze alan etkin bir gençlik politikasının hiçbir zaman oluşturulamadığını görüyoruz. Gençler halen seslerini gerekli yerlere duyuramıyor, hak ettikleri yetki ve sorumluluk verilmiyor. Eğitim, sağlık, barınma, katılım gibi sosyal haklarından mahrum olan gençlerin gündelik yaşamda katılımlarını teşvik edecek bir alan yaratılmıyor.BM 2007 yılı Ulusal İnsani Gelişme Raporu'nu Türkiye'de gençlik alanına yönelik hazırladı. Büyük bir kısmı gençler tarafından hazırlanan Türkiye’de Gençlik isimli rapordan çıkan ilk sonuçlara göre tek bir genç kategorisinden bahsedemeyeceğimizi görüyoruz. Örneğin 1 milyon genç iş arıyor. 2,5 milyon kız ne iş arıyor, ne de okul okuyor. 300 bin genç iş aramaktan vazgeçmiş. Yani çok umutsuz bir yerden tutunuyor hayata. 15-24 yaş arasında 650 bin engelli genç var. Raporun en ürkütücü sonuçlarından birisi de gençler arasında ciddi bir toleranssızlığın olması. Herkes kendi kabuğuna çekilmiş. Sosyal dışlama gittikçe yaygınlaşıyor.Buna rağmen rapora göre 2023 yılına gelindiğinde Türkiye nüfusunun yaklaşık % 70’i çalışma çağında olacak ve zamanla azalsa da ülkenin çalışma çağındaki nüfusu 2040 yılına kadar artmaya devam edecek. Nüfus artış hızı düşerken, çalışma çağındaki nüfusun artmaya devam etmesi durumuna “demografik fırsat penceresi” deniliyor (UNDP,2008). Türkiye nüfusunun % 46’sı 24 yaşının altında ve gelecek 20-30 yıl içinde de Türkiye’nin bu genç nüfusunu koruması bekleniyor. 15-24 yaş aralığında 12 milyon genç bulunuyor. Bu oran ülke nüfusunun % 20'sini oluşturuyor. Dünya genelinde bu yaş aralığındaki genç nüfus oranı %15'in üstüne çıktığında “demografik fırsat penceresi” dediğimiz bir olgudan bahsediliyor. Demografik fırsat penceresi genelde her ülkenin ancak bir defa yaşayabileceği çok önemli bir aşamaya tekabül ediyor. Örneğin demografik fırsat penceresini yakın dönemde yaşayıp çok ciddi bir kalkınma hamlesi yaşayan ülkelerden birisi de Güney Kore'dir. Genç nüfus avantajını büyük bir kalkınma ve istihdam enerjisine dönüştüren ülke çok kısa sürede ciddi bir kalkınma hamlesi gerçekleştirdi. Gençler ülkelerin sosyal ve ekonomik ilerlemesinde önemli bir role sahip olduğundan, bu oran Türkiye için çok önemli bir demografik fırsat penceresidir.Yukarıda yazılanlar her ne kadar umutsuz bir çerçeve sunsa da; son yıllarda gençlik çalışmaları ve gençlik politikaları ile ilgili çok önemli gelişmeler de yaşanıyor.Örneğin gençlerin katılımları ve aktif yurttaşlık temelinde örgütlenmeleri ile ilgili özellikle Avrupa Birliği üyelik sürecinde Türkiye’nin içine girdiği hızlı değişim ve dönüşümle birlikte gençlik politikalarını da olumlu anlamda etkileyen birçok süreç yaşandı. Avrupa Birliği’nin gençlik politikaları alanında yaptığı çalışmalara ortak olan Türkiye’de gençliğin katılımını ve sivil toplum alanında etkin bir aktör olarak görünürlüğünü sağlayan AB Eğitim ve Gençlik Programı bu bağlamda çok önemli bir boşluğu dolduruyor.Türkiye, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programı’na 2003 yılında aktif olarak katıldı. 31 ülkenin yer aldığı ve gençlik çalışmaları alanında önemli bir misyon yüklenen program; gençlerin sivil toplum alanına aktif katılımını destekleyen politikalar yürütüyor. Türkiye’de gençliğin katılımı anlamında her ne kadar ciddi sorunlar olsa da, özellikle AB Eğitim ve Gençlik Programı’nın gençliğin katılımını artırmada önemli etkiler doğurduğunu söyleyebiliriz.Avrupa Birliği Gençlik Programı’na 2003 yılının sonlarına doğru katılan Türkiye İkinci dönemi 2006 Aralık ayında sona eren programa, katıldığı üç yıllık süre boyunca büyük bir katılım oranı elde etti. Çok kısa bir süre içerisinde program kapsamında gençler tarafından 10.000’den fazla proje başvurusu olmuş ve bu dönemde 3.000’den fazla proje kabul edilmiştir. Üç yıllık kısa bir sürede yaklaşık 40.000 kişi bu projelerden yararlandı. Bu dönemde ülkemize 68 milyon avro tahsis edilmişti ve % 96’lık bir kullanım oranıyla paranın çok büyük bir kısmı kullanılmış oldu. Bu dönemde yaşanan en büyük sıkıntılardan birisi; proje başvurusu çok olmasına rağmen, ayrılan ödeneğin yetersiz olmasıydı. 2007-2013 yeni döneminde bütçe % 70 oranında artırıldı. Yeni dönemde 6 yıl boyunca 559 milyon avroluk ödenek kullanılacak.Türkiye programa 2003 yılında katılmasına rağmen 31 ülkenin üye olduğu programda, dört yıllık kısa bir sürede en üst sıralara yükselmeyi başardı. Gençlik Programı’nda en büyük bütçeye sahip 4. ülke; Hayat Boyu Öğrenme Programı’nda ise en büyük bütçeye sahip 7. ülke konumuna geldi (Hasdemir,2007). Bu da gösteriyor ki, Gençlik Programı gibi sistemler ülkemizde gençliğin çeşitli sosyal sorumluluk projeleri üreterek aktif sivil topluma katılımlarını olumlu anlamda etkiliyor. Program kapsamında hazırladıkları projelerin desteklenmesi için dernek, vakıf, kulüp ve grup girişimleri şeklinde örgütlenmeleri gereken gençler; bu sayede hem toplumsal sorunların çözümü için sosyal sorumluluk projeleri üreterek aktif katılım göstermekteler, hem de bu süreçte sivil toplum alanı ile tanışarak çeşitli sivil örgütlenmelerin oluşmasını sağlamaktadırlar.Gençlerin sivil topluma aktif katılımı, demokratik toplumların ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’de uygulanan Gençlik Programı, gençlerin katılımı ile daha iyi kararlar ve dolayısıyla daha iyi sonuçlar alınmasını sağlayarak, genç bireylerin insan hakları ve demokrasi konusundaki anlayış ve uygulamaları güçlendirdi. Gençlerin kendi yerellerinden hareketle ürettikleri projeler ile toplumsal bütünleşme ve kenetlenmeyi artırarak gençlerin katılımını sürekli hale getirdi.Gençler, Gençlik Programı kapsamında kendi yerellerinde yaşanan sorunlara çözüm üretmek amacıyla bir araya gelerek sosyal sorumluluk projeleri üretti. Bu projelerin hazırlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi süreçlerinde aktif yer alarak katılım gösterdiler ve bu sırada sivil toplum bilinci kazanarak toplumsal katılımın önemini kavradılar. Daha önce kendi yerelindeki sorunların farkında olan ama herhangi bir destekleme sistemi olmadığı için pasif kalan gençler; programın sağladığı hibeler ile üretken ve yararlılık duyguları içinde aktif yurttaşlık bilincini edindiler.Türkiye’deki gençlik politikaları ile ilgili bir diğer önemli gelişme ise, özellikle gençlik politikaları konusundaki akademik boşluğu önemli oranda dolduran “Türkiye’de Gençlik Çalışması ve Politikaları” isimli kitap oldu. Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi’nden Nurhan Yentürk, Gülesin Nemutlu ve Yörük Kurtaran tarafından derlenen “Türkiye’de Gençlik Çalışması ve Politikaları” kitabı gençlik çalışması ve politikaları ile ilgili 21 makaleden oluşuyor. Kitapta, Türkiye’deki gençlik alanı ile ilgili teorik ve pratik uygulamalar ile ilgili çok kapsamlı çalışmalar bulunuyor. Türkiye’de sistemli ve bütünlüklü bir gençlik politikası olmadığını ve hatta aslında bu durumun devletin en temel gençlik politikası olarak da okunabileceğini vurgulayan yazarlar; çok radikal ve kapsamlı bir gençlik politikaları önerisi sunuyorlar.Kitabın Türkiye’deki gençlik alanı ile ilgili bu güne kadar yazılmış en kapsamlı metin olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca özellikle Birleşmiş Milletler kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayınlanan Türkiye’de Gençlik raporu ile aynı dönemde yayınlanan kitabın; raporla birlikte gençlik alanına dair çok geniş bir tartışma alanı doğurduğunu da söyleyebiliriz.Gençlik politikaları ile ilgili yaşanan bir diğer önemli gelişme ise 5. Dünya Gençlik Kongresi’nin 31 Temmuz – 13 Ağustos 2010 tarihleri arasında, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da gerçekleştirilmesi. Dünya Gençlik Kongresi, gençlik örgütleri ve hükümetlerin es güdümlü çalışmalarıyla organize edilen; dünyanın en saygın, en geniş katılımlı ve en önemli gençlik toplantısıdır. Kongrelere 120-150 Birleşmiş Milletler üyesi ülkeden yaklaşık 1000 genç ve çok sayıda kalkınma ve gencilik uzmanı, gazeteci, akademisyen, eğitmen, sanatçı ve diplomat katılmaktadır.Kongrenin amacı, dünyamızın bugün karsılaştığı sorunların çözümünde gençlerin en etkin rolü nasıl alabileceklerini tartışmak ve bu yönde sürdürülebilir gençlik politikaları oluşturmaktır. Bunun yanında gençler arasında tecrübe paylaşımı sağlayarak, Birleşmiş Milletlerin Binyıl Kalkınma Hedefleri'ne ulaşmak için gençlerin katkısını ortaya koymak ve sürdürülebilir kalkınmanın önemini vurgulamaktır. Türkiye’de gerçekleştirilecek olan kongrenin gençlik politikalarının üretim sürecine öneli etkide bulunacağını söyleyebiliriz.Bunlar dışında Türkiye’deki gençlik sivil alanında da çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Örneğin bir grup gencin bir araya gelerek kurdukları Genç Siviller Hareketi, son yıllarda Türkiye’de en etkili sivil eylemler başlatan bir harekete dönüştü. Gençlerin toplumsal hayata aktif katılımlarını destekleyen ve Türkiye’deki üniversitelerin büyük çoğunluğunda örgütlenen Toplum Gönüllüleri Vakfı, gençler üzerine akademik araştırmalar yapan ve gençlik çalışmaları ile ilgi modelleme çalışmaları geliştiren Bilgi üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi, Binyıl kalkınma Hedefleri doğrultusunda Türkiye’de gençler ile ilgili hizmet veren Yerel Gündem 21 Programı, gençlik ile ilgili geniş bir bilgi portalı olan www.genclikpostasi.org gibi; gençlik çalışmalarının yaygınlaşmasını ve gençlik politikaları üretim sürecini destekleyen önemli çalışmalar gerçekleştirildi.Ayrıca AB Gençlik Programı, Gençlik Sosyal Gelişim Programı, Coca-Cola’nın desteklediği Hayata Artı Programı, Pepsi’nin Doğu ve Güneydoğu’da desteklediği gençlik merkezleri vb programlar sayesinde gerçekleştirilen gençlik projeleri ile gençlerin sivil topluma katılımlarını güçlendiren önemli sonuçlar doğurdu.Referanslaro Hasdemir, F. (2007), AB Gençlik Programı Başlarken, Eğitim ve Gençlik Dergisi, no:4, Ankara.o Gençlik Programı Kılavuzu (2007), Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı, Ankara.o G. Nemutlu, N. Yentürk ve Y. Kurtaran, (2008), Türkiye’de Gençlik Çalışması ve Politikaları içinde, İstanbul, Bilgi Üniversitesi Yayınları.o UNDP (2008), “Türkiye 2008-İnsani Gelişme Raporu: Türkiye’de Gençlik”, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Ankara.o Kentel, F. (2002), “Gençlik Örgütlenmeleri”, STK’larda Gönüllülük ve Gençlik içinde, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder